Tuesday, April 8, 2008

Muhtıralar Savaşı ve CHP


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK’ya yönelik kara harekatını sonlandırmasının ardından çok sıra dışı gelişmeler yaşanıyor.

E-muhtıra da dahil olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin siyasete yaptığı müdahalelere sonuna kadar destek veren ve kraldan çok kralcı bir anlayış sergileyen CHP’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin orduyla karşı karşıya geldiği bir muhtıralar savaşına tanıklık ediyoruz.

Bunun nedenleri malum.

Geri çekilme sonrası hükümete yüklenmek istenilirken, bizzat hükümetin de bu çekilmeden habersiz olduğu ve üçüncü şahıs konumunda kaldığı ortaya çıkınca kantarın topuzu orduya dokundu ve iş büyüyerek buralara kadar geldi.

Bu noktada, ordunun hükümeti bilgilendirmeksizin geri çekilmesinin tuhaflığı apaçık ortada. Demokratik ülkelerde rastlanılmayacak bu durum, uzun uzadıya apayrı bir yazı konusu olabilir.

Ama biz bu muhtıralar savaşı içerisinde CHP’nin ufak bir analizini yapalım.

MHP’nin TSK’ya karşı almış olduğu tavır kendi tabanı içerisinde birtakım rahatsızlıklara yol açmış olsa de, bunun CHP tabanındaki rahatsızlıkla aynı boyutlarda olmadığını görebilmek zor değil.

Zira CHP, siyasi varlığını tamamen katı bir bürokrasi ve devletçilik anlayışı, koyu bir jakobenizm ve militarist bir devlet düzeni üzerinde konumlandırmış durumda.

Bu ilkelerin gereği olarak da stratejileri “cumhuriyetin kazanımlarının tehlikeye girmesi”, “rejimin altının oyuluyor olması”, “laikliğin elden gitmesi” gibi sürekli tekrar edilen ve her yöne çekilebilecek söylemlerle şekilleniyor.

Gerek CHP örgütü gerekse CHP tabanı ve bürokratik elit tarafından bu ilkelerin sarsılmaz savunucusu olarak görülen Türk Silahlı Kuvvetleri ile yaşanan bu kavga da doğal olarak büyük bir huzursuzluğa sebebiyet vermekte.

Yaşanan büyük şaşkınlığı ulusalcı gazetelerdeki yorumlardan, köşe yazılarından ve çeşitli forumlardan açıkça görüyoruz. CHP’nin bu huzursuzluktan ciddi yaralar alacağı kesin gibi. Çünkü kendini sokmuş olduğu kalıp bunu kaçınılmaz kılıyor.

Silahlı Kuvvetlerin için de bu tartışmalar ve ucuz siyaset anlayışı son derece rahatsızlık verici.

Peki 22 Temmuz seçimlerinden sonra siyasetten daha uzak bir tavır içerisine giren ve başörtüsü tartışmalarına doğrudan müdahale etmeyerek bunun işaretlerini veren Türk Silahlı Kuvvetleri için bu son gelişme, kendini siyasetten tamamen çekmesinde bir katalizör görevi üstlenebilir mi?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Mithat Sancar’ göre bu olasılık hiç de uzak değil.

Bu öngörü gerçekleşirse, uzun vadede Türkiye’deki siyasetin militarizmin gölgesinden kurtulup normalleşmesinde çok önemli bir adım atılmış olacaktır.

Bu da, Silahlı Kuvvetleri kışkırtarak siyasi rant elde etmeye çalışan unsurlar ile çetelerin erimeleri ve korku siyasetinin iflas etmesi demektir.

Bundan da en büyük zararı ulusalcı kesim ve CHP’nin göreceği son derece açıktır.

Ne kadar ibret verici bir durum ki, Türkiye’de siyasetin normalleşmesi ve çağdaş bir hale gelmesi CHP’nin erimesiyle doğru orantılı bir durumda.

6 Mart 2008

No comments: